Page 244 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 244

A  L  A  N    B   I  L  G  I  S  I                                            ÖĞRENME ALANI: DIN, KÜLTÜR, BILIM




        SORUMLULUK BILINCI VE ÇEVRE                         bilincin daha güçlü ve yaygın hale gelmesine ça-

                                                            lışmak ve fert planında bu bilincin gereğine göre
        Bir  toplumda ahlâkî  değerlerin  yerleşmesinde  ve   davranmaktır. Bu noktada, Kur’an mesajının, çevre
        korunmasında  olduğu  gibi,  toplum  düzenini  bo-  sorumluluğu bilincine katkısını belirginleştirmek
        zucu, insanların rahat ve huzurunu kaçırıcı işlerin   yerinde olur.
        önlenmesinde de, bir kontrol sisteminin bulunması   Kur’an’ın amaç bütünlüğü içerisinde çeşitli boyut-
        ve buna ilâve olarak sorumluluk bilincinin oluştu-  larıyla  “denge”ye  ilişkin  işaretler,  mesajlar  mev-
        rulması son derece önemlidir. İnsanın yaratılışı so-  cuttur. Çevre sorunları doğada var olan dengenin
        rumluluk esası üzerine kuruludur. İslâm’ın yaratılış   bozulmasının bir sonucu olduğuna göre, kâinattaki
        inancına göre, görülen âlemde, sorumluluğu yük-     denge ve âhenkten bahsedilmeksizin ve bu alt ya-
        lenme bilincine sahip olan tek yaratık insandır. İs-  pıya  oturtmaksızın  çevre  meselesini  Kur’an  açı-
        lâm bilginleri Ahzâb sûresinin “Biz emaneti, dağ-   sından değerlendirmek pek doğru olmasa gerektir.
        lara taşlara teklif ettik, onlar bu emaneti taşımaya   Öyleyse, öncelikle kâinattaki dengeye ve âhenge
        yanaşmadılar. Bunu insan yüklendi” (el-Ahzâb        işaret eden âyetler, bu açıdan bir yoruma tâbi tu-
        33/72) âyetinde söz konusu edilen emanetten mak-    tulup teorik bir alt yapı oluşturulmalıdır. Çevreci
        sadın en genel anlamda “sorumluluk” olduğunu be-    bir yaklaşımla okunduğunda “çevre sûresi” olarak
        lirtmişlerdir. Zâriyât sûresinde “Cinleri ve insan-  adlandırılabilecek olan Rahmân sûresinin yalnızca
        ları, bana ibadet etsinler diye yarattım” (ez-Zâriyât   7 ve 8. âyetleri bile bu hususta gerekli mesajı al-
        51/56) buyurularak, sorumluluğun en önemli bo-      mak için yeterli sayılabilir. Bu âyetlerde Allah’ın
        yutuna işaret edilmektedir.                         gökyüzünü yükselttiği, kâinata düzen ve dengeyi
        Ancak, insanın sorumluluğu yalnızca Tanrı kar-      koyduğu bildirilmekte ve bu dengeye müdahalede
        şısındaki sorumluluktan ibaret değildir. Hatta,     aşırı gidilmemesi istenmektedir. Yani insan, nes-
        sorumluğun sırf Tanrı’ya hasredilmesini Hz. Pey-    nel dünyayı ve onun yasalarını anlamaya çalışacak,
        gamber hoş karşılamamış ve insanın daha başka       belli ölçülerde ona müdahale edebilecek, fakat den-
        sorumlulukları bulunduğunu çeşitli vesilelerle ifade   geyi tehlikeye düşürmeyecektir. Aslında, dengeyi
        etmiştir. Nitekim, bütün zamanını ibadet ve taatle   ve dengenin sırlarını anlamak için tabiat yasalarını
        geçiren bir sahâbiye Peygamberimiz, “Sırf ibadetle   keşfetmek gerekmektedir.
        meşgul olman doğru değil. Kendinin kendin üze-      “Biz her şeyi bir ölçü ile yarattık ve bunu bir defaya
        rinde, çoluk çocuğunun senin üzerinde hakkı var-    mahsus olarak yaptık” (el-Kamer 54/49-50); “Yeri
        dır. Her hak sahibine hakkını vermelisin” (Buhârî,   yaydık ve içerisine kazıklar attık ve yeryüzünde
        “Savm”, 51) diyerek sorumluluğun diğer bazı bo-     -hikmet terazisi ile tartılmış- her ölçülü şeyden ya-
        yutlarına dikkat çekmiştir. Diğer bir hadislerinde   rattık” (el-Hicr 15/19); “Size belli bir ölçüde ver-
        de, “Hepiniz çobansınız ve hepiniz gözetiminiz al-  diğimiz nimetleri idareli kullanın. Çünkü her ne
        tında bulunanlardan (râiyyenizden) sorumlusunuz”    kadar bizim katımızda bunlar depolanmış ise de
        (Buhârî, “Cuma”, 11; Müslim, “İmâre”, 20) buyu-     sizin böyle bir deponuz yok” (el-Hicr 15/21) anla-
        rarak gözetme ve koruma sorumluluğuna işaret et-    mındaki âyetler de muhataplarına hem yeryüzünün
        miştir.                                             ve bütün kâinatın yaratıcısının Allah olduğu inan-
        Fakihlerin hakları tasnif ederken sırf kul hakları ile   cını, hem de çevre bilincini ve çevre sorumluluğunu
        Allah-kul karma haklarına da yer vermeleri sorum-   telkin eden ilâhî mesajlardır. Zaten yaratıcının var-
        luluk anlayışının geniş boyutlarını yansıtmaktadır.  lığı ve ilâhî düzen fikri ile sorumluluk duygusu, her
        Doğal Çevre                                         şeyi yerli yerince ve gerektiği şekilde kullanma ve
        Günümüzde çevre sorunları, başta insan olmak        öyle davranma bilinci, birbirini destekleyen iki ana
        üzere  bütün canlı türleriyle, doğal güzellikleri   temadır. Kur’an da sürekli olarak bu temayı işler.
        tehdit eder bir boyut kazanmıştır. “Yeryüzü zir-    Kur’an’da  denge  ve  âhengin  vurgulandığı  birçok
        vesi”, biraz geç de olsa bu tehlikenin farkına va-  âyet bir tarafa, Allah’ın “hakîm” sıfatı ve “rab” ismi-
        rıldığının ve âcilen önlem alınması gerektiğinin    nin muhtevası ve bunların insanî boyutu üzerinde
        somut bir ifadesi olarak değerlendirilebilir. Bütün   düşünmek bile çevre konusunda felsefî alt yapıyı
        dünyada bu yönde ortak bir bilinç (evrensel bilinç)   oluşturacak malzemeyi temine yeterli olabilir. Bun-
        uyanmaya başladığına göre, artık yapılacak şey, bu   dan sonrası, dengeyi koruma görevini insana zatî


   244
   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248   249