Page 60 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 60
A L A N B I L G I S I ÖĞRENME ALANI: SIYER
ŞEMAILI 11; “Enbiyâ”, 50), gönüllerinden geçen kötü düşün-
Resûl-i Ekrem’in ilk bakışta insana güven veren bir celer bağışlanmış (Buhârî, “Eymân”, 15; Müslim,
görünümü olduğu belirtilmektedir. Nitekim Medi- “Îmân”, 201), yeryüzünün şahitleri sayılmış (el-Ba-
ne’ye hicret ettiği zaman onu ziyaret edip ilk defa kara 2/143; Buhârî, “Şehâdât”, 6; Müslim, “Cenâiz”,
gören yahudi âlimi Abdullah b. Selâm bu yüzün sa- 60) ve namazda bağladıkları saflar meleklerin safları
hibinin yalancı olamayacağını söylemiştir (Tirmizî, gibi değerli kabul edilmiştir (Müslim, “Mesâcid”, 4).
“Sıfatü’l-kıyâme”, 42; İbn Mâce, “İkāme”, 174).
AHLAKI
Hz. Peygamber’in güzelliği kendisini görenleri etki- Hz. Peygamber kıyamete kadar gelecek insanlara ör-
lerdi. Onu tasvir etmek isteyen sahâbîler yüzünü aya, nek bir şahsiyet, davranışlarından ders alınacak bir
güneşe benzetmişler ve on dördüncü gecesindeki ay- rehber olarak gönderildiği için (el-Ahzâb 33/21) ha-
dan daha güzel olduğunu ifade etmişlerdir (Dârimî, yatın her yönünü kapsayan üstün bir ahlâkla donatıl-
“Mukaddime”, 10; Müslim, “Fezâil”, 109). mıştır (el-Kalem 68/4).
Resûl-i Ekrem’in şemâilini onun en yakınında bu- Devlet başkanlığından aile reisliğine kadar her sa-
lunanlardan Hz. Ali, Enes b. Mâlik, Berâ b. Âzib hada üstün bir ahlâk ortaya koymuştur. İlâhî destek
gibi sahâbîler tasvir etmiştir. Bunlar arasında Resû- ve denetim altında bulunduğu ve gerektiğinde rabbi-
lullah’ın terbiyesi altında yetişen üvey oğlu Hind b. nin yardımını gördüğü halde sıradan bir insan gibi
Ebû Hâle’nin tasviri meşhurdur. hayatın bütün zorluklarını yaşamıştır. Onun bütün
hayatı kucaklayan bu tabii yaşama biçimi, ahlâkının
Hind’in belirttiğine göre Allah’ın elçisi iri yapılı ve her devirde birbirinden farklı insanlar tarafından ör-
heybetliydi. Yüzü ayın on dördü gibi parlaktı. Uzuna nek alınabileceği inancını güçlendirmiştir.
yakın orta boylu, büyükçe başlı, saçları hafif dal-
galıydı. Saçı bazen kulak memesini geçerdi. Rengi Hz. Âişe, Resûlullah’ın ahlâkının Kur’an’dan iba-
nûrânî beyaz, alnı açık, kaşları hilâl gibi ince ve sıktı. ret olduğunu belirtmiş (Müslim, “Müsâfirîn”, 139),
Burnu ince, hafifçe kavisliydi. Sakalı sık ve gür, ya- Hz. Peygamber de Cenâb-ı Hak tarafından en güzel
nakları düzdü. Bütün organları birbiriyle uyumlu şekilde eğitildiğini ifade etmiştir (Münâvî, I, 429).
olup ne zayıf ne de şişmandı. Göğsü ile iki omuzu- Resûl-i Ekrem güzel ahlâk üzerinde özellikle dur-
nun arası genişçe, mafsalları kalıncaydı. muş, ahlâkî erdemleri tamamlamak için gönderildi-
Bilekleri uzun, avucu genişti. Yürürken ayaklarını ğini söylemiş (el-Muvatta, “Hüsnü’l-huluķ”, 8; Müs-
yere sert vurmaz, sakin fakat hızlı ve vakarlı yürür, ned, II, 381) ve yüzünü güzel yarattığı gibi huyunu
meyilli bir yerden iniyormuş görünümü verirdi. Bir da güzelleştirmesi için Allah’a dua etmiş (Müsned, I,
tarafa döndüğünde bütün vücuduyla dönerdi. Ko- 403; VI, 68, 155), mükemmel imanın güzel ahlâklı
nuşmadığı zaman daha çok yere doğru bakar ve dü- olmakla sağlanabileceğini bildirmiştir (Ebû Dâvûd,
şünceli görünürdü. Arkadaşlarıyla yürürken onları “Sünnet”, 15; Tirmizî, “Rada”, 11).
öne geçirir, kendisi arkadan yürürdü.
Onun başkalarına tavsiye ettiği ahlâk ilkelerini ha-
Yolda karşılaştığı kimselere önce o selâm verirdi” yatı boyunca uygulaması (Buhârî, “Riķāķ”, 18) bu
(İbn Sa‘d, I, 422; Taberânî, XXII, 155-156; Beyhakī, ilkelerin daha çok benimsenmesini sağlamıştır.
II, 154-155).
Hz. Peygamber’in insanları kendisine hayran bıra-
Cenâb-ı Hak, Resûl-i Ekrem’in ümmetini en hayırlı kan özelliklerinden biri de herkese değer vermesi ve
ümmet kabul etmiştir (Âl-i İmrân 3/110). Ümmetine hiçbir şekilde nezaketi ihmal etmemesidir. Gördüğü
ganimetler helâl, yeryüzü temiz ve mescid kılınmış insanlara ayırım yapmadan önce o selâm verir, er-
(el-Enfâl 8/68, 69; Buhârî, “Teyemmüm”, 1; Müslim, keklerle tokalaşır, muhatabı elini bırakmadıkça o da
“Mesâcid”, 3), din konusunda kendilerine zorluk ve bırakmazdı.
güçlük yüklenmemiş (el-Hac 22/78), en hayırlı gün
olan cuma özellikle onlara tahsis edilmiş (el-Cum‘a Karşısındakine bütün vücuduyla dönerek konuşur ve
62/9; Buhârî, “Cum’a”, 1; Müslim, “Cum’a”, 17-22), muhatabı yüzünü çevirmedikçe Resûl-i Ekrem de
yaptıkları az işe çok sevap verilmiş (Buhârî, “İcâre”, çevirmezdi (Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme”, 46). İnsan-
60