Page 125 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 125
ILGILI SAYFALAR: 78–79 12. ÜNITE BIRLIKTE KUTLUYORUZ
Bir kimsenin müslüman kardeşini hor görmesi onların aralarını uzlaştırıp kaynaştırdı” (el-Enfâl
kendisine yapacağı kötülük olarak yeter!” (Buhârî, 8/63). Hz. Peygamber de uzlaşma ve kaynaşma ça-
“Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 58, 72; Tirmizî, bası göstermenin müslümanlar için bir görev oldu-
“Birr”, 18). “Müslüman müslümanın kardeşidir. ğuna şöyle işaret eder: “Mümin ülfet eden (uzlaşıp
Ona haksızlık etmez, onu düşman eline bırakmaz. kaynaşan) insandır; ülfet etmeyen ve kendisiyle ül-
Kim müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse Al- fet kurulamayan insanda hayır yoktur” (Müsned,
lah da onun ihtiyacını giderir; kim müslüman kar- II, 400; V, 235). Toplumsal barış ve uzlaşma konu-
deşini bir sıkıntıdan kurtarırsa Allah da onu bir sunu büyük bir dirayetle işleyen İmam Mâverdî’nin
sıkıntıdan kurtarır; kim müslüman kardeşinin bir Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn’deki görüşlerinden de ya-
kusurunu gizlerse Allah da onun kusurunu gizler rarlanarak, bu toplumsal görevi gerçekleştirmenin
(affeder)” (Buhârî, “Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, başlıca yollarını şöyle sıralayabiliriz: 1. Din duy-
58). İnsanlar arasında esas olan sevgi ve kardeşlik gusu. Bu duygu zıtlıkları önleyerek yardımlaşma
olduğuna göre haklı gerekçeye dayanmadan her- ve dayanışmayı sağlar. Nitekim hicretten önce Me-
hangi bir kimseye karşı düşmanlık duygusu besleyip dineli Evs ve Hazrec kabileleri arasındaki kin ve
düşmanca davranmanın İslâm ahlâkı bakımından düşmanlıklar, bu kabilelerin müslüman olmasıyla
asla onaylanamayacağı açıktır. Nitekim Kur’ân-ı ortadan kaldırılmıştır. 2. Sevgiyle oluşan kardeşlik
Kerîm’de, yüce Allah’ın daha önce Araplar arasın- ve dostluk. Mâverdî’ye göre bu en güçlü ülfet sebe-
daki düşmanlıkları kardeşliğe çevirerek aralarında bidir. Nitekim Hz. Peygamber, yine hicret sonra-
kaynaşmayı gerçekleştirmesinin onlar için nasıl sında ilk müslü- man devleti ve toplumu kurarken
bir büyük lütuf olduğu anlatılmakta (Âl-i İmrân toplumsal uzlaşma ve kaynaşmayı onların arasında
3/103); yapılan iyiliklerin en köklü düşmanlıkları kardeşlikler tesis ederek sağlamıştır. 3. İyilik ve ik-
bile sıcak dostluklara çevireceği ifade edilmektedir ram. İnsanların karşılıklı olarak birbirlerine iyilik
(Fussılet 41/34). İbn Hibbân el-Büstî, toplumsal ve ikramda bulunmaları, aralarında gönül bağları
hayatta düşmanlıkları önlemenin en etkili yolu- kurulmasına ve sonuçta ülfetin gerçekleşmesine or-
nun sevgi olduğunu söyler. Ona göre başkalarının tam ve imkân hazırlar. Nitekim iyilik etmenin bu
kendisine düşman olmasını istemeyen kimse için toplumsal etkisini Kur’ân-ı Kerîm de ifade etmek-
en uygun yol kendisinin de başkasına düşman ol- tedir (el-Mâide 5/2). 4. Selâmlaşma. Hz. Peygam-
mamasıdır. Özellikle kurulmuş bir dostluğu düş- ber Allah’a yemin ederek başladığı bir sö- zünde,
manlığa çevirmek “çok büyük bir suç”tur. “Akıllı “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi
insan kötülüğe kötülükle karşılık vermez, küfür ve sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyurduktan
hakareti silâh olarak kullanmaz” (Ravzatü’l-ukalâ’ sonra yanındakilere, aralarında sevgi bağını ancak
ve nüzhetü’l-fuzalâ’, s. 94-95). selâmlaşarak kurabileceklerini bildirmiştir (Müs-
lim, “Îmân”, 93- 94). Selâmın bu önemi sebebiyle-
b) Toplumsal Barış ve Uzlaşma dir ki, Kur’ân-ı Kerîm’de evlere girerken mutlaka
İslâmî kaynaklarda toplumsal barış, uzlaşma ve selâm verilmesi (en-Nûr 24/27), selâma daha güze-
kaynaşmayı ifade eden kavramlar arasında en yay- liyle veya aynıyla karşılık verilmesi (en-Nisâ 4/86)
gın kullanılanı ülfet kelimesidir. Özellikle Câhi- emredilmiştir. 5. Tokalaşma. Kaynaklarda genel-
liye kabileciliği ve asabiyet duygusunun tahribatıyla likle musâfaha kelimesiyle ifade edilen tokalaşma
büyük bir parçalanma ve nefret döneminden sonra Hz. Peygamber’in sünnetinde de yer alan İslâmî bir
İslâm toplumu için barış, uzlaşma ve kaynaşma özel muaşeret kuralıdır. Bu kelimenin kökü olan “safh”
bir önem kazanmış; âyet ve hadislerde gerek ülfet kelimesinin âyetlerde “hoşgörülü ve affedici olma”
ve bundan türetilmiş kelimelerle, gerekse aynı veya anlamlarında geçtiğini dikkate alarak (meselâ bk.
yakın anlamlarda kullanılan sulh, ıslah gibi başka el-Bakara 2/109; el-Hicr 15/85; ez-Zuhruf 43/79),
kelimelerle müslümanlar arasında barış ve kardeş- tokalaşmanın da bir kimsenin, elini sıktığı insana
liğe dayalı güçlü bağlar kurulması amaçlanmıştır. karşı hoşgörüsünü, affediciliğini ve sevgisini sim-
Câhiliye dönemiyle İslâmî dönemin insan farkına geleyen bir davranış olarak değerlendirmek gerek-
işaret etmesi bakımından son derece ilgi çekici olan mektedir. Nitekim dargın olan kimselerin el sıkı-
bir âyette Hz. Peygamber’e hitaben şöyle buyurul- şarak barışmaları birbirlerini affedip yeniden dost
muştur: “Yeryüzündeki her şeyi verseydin yine de olduklarını ifade eder. Tokalaşmanın bu yüksek
onların kalplerini uzlaştıramazdın; fakat Allah ahlâkî anlamı sebebiyle olmalıdır ki Hz. Peygam-
125