Page 126 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 126
A L A N B I L G I S I ÖĞRENME ALANI: DIN, KÜLTÜR, BILIM
ber, “Birbiriyle karşılaşan iki müslüman tokalaştı- rin hakkı, isteyenin hakkı, din kardeşliği hakkı,
ğında, daha oradan ayrılmadan hataları affedilir” arkadaşlık hakkı, dostluk hakkı, müslümanın müs-
(Ebû Dâvûd, “Edeb”, 142) buyurmuştur. 6. Mü- lüman üzerindeki hakkı, akraba hakkı, komşuluk
dârâ. “İlişkilerin kötüye gitmesini önlemek mak- hakkı, kocanın hakkı, zevcenin hakkı, misafir
sadıyla, huzursuzluk çıkarıp zarar verecek insanlar hakkı, yolculuk hakkı” gibi ifadeler ile (bk. Wen-
karşısında durumu idare edip vaziyeti kurtarma” sinck, el-Mu‘cem, “hkk” md.) hayvan haklarına
anlamına gelen ahlâkî bir erdem olan müdârâ, Hz. ilişkin açıklamalar (meselâ bk. Müslim, “Libâs”,
Peygamber’in toplumsal barışı gerçekleştirmek ve 107; “Birr”, 61; “Sayd”, 59; Ebû Dâvûd, “Cihâd”,
bazı zorbaların zararlarını önlemek üzere başvur- 51; Tirmizî, “Kıyâmet”, 2; Nesâî, “Dahâyâ”, 42),
duğu bir sünnetidir. Müdârânın çığırından çıkarı- hak kavramının kapsam genişliğini ve önemini or-
larak riyakârlık noktasına götürülmesine ise İslâm taya koyması bakımından önemlidir. İnsanın üze-
ahlâkında müdâhene denmiş ve bunun bir rezilet rindeki bazı hakları sıraladıktan sonra bütün vakti
(erdemsizlik) olduğu bildirilmiştir. 7. Barışma-ba- ibadetle geçirerek bu hakları ihmal etmenin yanlış
rıştırma. Kur’ân-ı Kerîm’de genellikle bir ülke veya olacağına dikkat çeken bir hadisin sonunda geçen,
beldedeki huzursuzluk ve kargaşa ortamı “ifsad”, “Her hak sahibine hakkını ver” (Buhârî, “Savm”,
barış ve güvenlik ortamı da “ıslah” masdarından ke- 51-55; Müslim, “Sıyâm”, 182, 187) buyruğu, her-
limelerle ifade edilerek ifsadın kötülüğü, ıslahın da kese haklara riayet etme yükümlülüğü getirdiği
faydası ve gerekliliği vurgulanır. Pek çok âyette iyi gibi, “Hak sahibinin konuşma yetkisi vardır”
işler için yaygın olarak -barış anlamındaki sulh ile (Buhârî, “Hibe”, 23; Müslim, “Müsâkat”, 120) an-
aynı kökten- “sâlih” ve “sâlihât”, iyi müslümanlar lamındaki hadis de hak sahibine hakkını kullanma,
için “sâlihîn” ve “sâlihûn” kelimelerinin kullanıl- koruma ve isteme yetkisi tanımaktadır. Yine hadis-
ması da iyilikle barış, iyi müslüman olmakla barışçı lerde geçen “Allah’ın hakkı, kullların hakkı” gibi
olmak arasındaki ilişkiye işaret etmesi bakı- mın- ifadeler zamanla İslâmî kaynaklarda bütün hakla-
dan önemlidir. Yine Kur’an’da ilke olarak “Barış rın “Allah hakları” (hukukullah) ve “kul hakları”
daha hayırlıdır” (enNisâ 4/128) buyurulur ve ara- (hukuku ibâd) veya “insan hakları” (hukuku âde-
larında çatışma çıkanların barıştırılması emredilir miyyîn) şeklinde iki ana bölümde ele alınmasına
(el-Enfâl 8/1; el-Hucurât 49/9-10). Hz. Peygamber yol açmış; bazan bunlara her iki hak alanını da ilgi-
müslümanların uzun süre dargın durmalarını ya- lendiren üçüncü bir haklar grubu eklenmiştir (bk.
saklamış, dargınları barıştırmayı “sadaka” diye de- Mâverdî, elAhkâmü’s-sultâniyye, s. 278, 303, 308).
ğerlendirmiştir (Buhârî, “Sulh”, 11). Meselâ ilk mutasavvıflardan Hâris el-Muhâsibî’nin
er-Riâye li-hukukillâh adlı kitabında takvâ, vera‘,
c) Insan Haklarına Saygı tevekkül, ihlâs, riya, kibir gibi konular ele alınmak
“Temel insan hakları” diye anılan ve çağımızda bü- suretiyle iman ve ibadetle birlikte ahlâkî erdemlerle
yük bir önem verildi- ği görülen hakların, zamanı- bezenip kötülüklerden arınmanın da Allah’ın kul-
mızın bir keşfiymiş gibi ortaya konması kesinlikle ları üzerindeki hakkı olduğu ortaya konmuştur.
yanlış ve yanıltıcıdır. Esasen bütün ilâhî dinler, bir Kul hakları veya insan hakları kavramı ise başkala-
kısmı bu eserde yeri geldikçe ele alınan, birkaçına rına ait olup dokunulmaz kabul edilmesi gereken
da aşağıda değinilecek olan bu hakların önemini maddî veya mânevî imkân ve menfaatler ile müslü-
ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de, hadislerde ve di- manların başkaları lehine yerine getirmeleri gerekli
ğer İslâmî kaynaklarda hak kavramı, “doğru, ger- olan görevleri ifade eder. İnsanların toplum halinde
çek, görev, sorumluluk, borç” gibi öteki anlamları yaşamaları, birbirleri karşısında duruma göre sayı-
yanında “korunması, gözetilmesi ya da sahibine lamayacak kadar haklar ve sorumluluklar doğurur.
ödenmesi gerekli olan maddî ve mânevî imkân, de- Bu eserde söz konusu haklardan yeri geldikçe bah-
ğer, pay, eşya ve menfaatler” için de kullanılmıştır. sedilmiş olup burada sadece birkaçı üzerinde dur-
Zenginin malında yoksulun hakkı bulunduğunu mak yeterli olacaktır. 1. Yaşama hakkı. Kuşkusuz
bildiren âyetlerle (ez-Zâriyât 51/19; elMeâric insan haklarının en başında yaşama hakkı gelir.
70/24) akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını vermeyi Kur’ân-ı Kerîm, savaş veya meşrû müdafaa gibi zo-
emreden âyetler (el-İsrâ 17/26; er-Rûm 30/38) in- runlu durumlar dı- şında, kasıtlı olarak insan haya-
sanların geçimlerinin teminat altına alınmasını ön- tına kıymanın ne kadar büyük bir suç oldu- ğunu
görür. Hadislerde de benzer ifadeler yanında “faki- şöyle dile getirmektedir: “Bir cana karşılık veya
126