Page 137 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 137

ILGILI SAYFALAR: 86–89                                                          13. ÜNITE  IMAN AĞACIMIZ





           ve bütün övgülere lâyık bulunan yüce varlığın adı-  ettiği dini de inkâr etmek anlamına gelir. Çünkü
           dır". Tanımdaki "varlığı zorunlu olan" kaydı, Al-   dinî hükümler, peygamberlere melek aracılığıyla
           lah'ın yokluğunun düşünülemeyeceğini, var olmak     indirilmiştir.
           için başka bir varlığın O'nu var etmesine ve deste-  Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle
           ğine muhtaç olmadığını, dolayısıyla O'nun, evrenin   görülmeyen, sürekli Allah'a kulluk eden, asla gü-
           yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu ifade etmektedir.   nah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu
           "Bütün övgülere lâyık bulunan" kaydı ise, yetkinlik   sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler
           ve aşkınlık ifade eden isim ve sıfatlarla nitelendi-  ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söyle-
           ğini anlatmaktadır. Allah kelimesi, İslâmî metin-   mek mümkün değildir. Meleklerin gözle görülmez,
           lerde, gerçek mâbudun (ibadet edilen varlığın) ve   duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr
           tek yaratıcının özel ismi olarak kullanılagelmiştir.   edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Gerek akla ge-
           Bu sebeple O'ndan başka bir varlığa ad olarak veril-  rekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var
           memiş, gerek Arapçada, gerekse bu lafzı kullanan    veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürü-
           diğer Müslüman milletlerin dillerinde herhangi bir   lemez. Çünkü melekler, gözlem ve deneye dayanan
           çoğul şekli de oluşmamıştır. Allah'a iman, Allah'ın   pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi
           var ve bir olduğuna, bütün üstünlük sıfatlarıyla ni-  varlıklardır. Şartlanmamış insan aklı da meleklerin
           telenmiş ve noksan sıfatlardan uzak ve yüce bulun-  varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür.
           duğuna inanmaktır.
           Her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir Allah'a   c) Kitaplara iman
           inanmak, ergenlik çağına gelmiş ve akıllı her insa-  Kitap, sözlükte "yazmak ve yazılı belge" anlamına
           nın ilk ve aslî sorumluluğudur. İlâhî dinlerin kesin-  gelir. Terim olarak ise, Allah Teâlâ'nın kullarına
           tiye uğradığı dönemlerde yaşamış olan veya hiçbir   yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygamberine
           dinden haberi olmayan kimseler de bir Allah inan-   vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmiş şek-
           cına sahip olmakla yükümlüdürler. Çünkü insan       line  denilir. Hıristiyan  ve yahudilere ilâhî kitap
           yaratılıştan getirdiği mutlak ve üstün güce inanma   olarak İncil ve Tevrat verildiğinden onlara "Ehl-i
           duygusu ile evrendeki akıllara durgunluk veren dü-  kitap" denilmiştir.
           zeni gördükten sonra bu düzeni sağlayan bir ve eş-  Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamber-
           siz yaratıcının varlığı inancına kolaylıkla ulaşır. "...  lere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriği-
           Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi     nin  tümüyle  doğru  ve gerçek  olduğuna  inanmak
           vardır?..." (İbrâhim 13/10) meâlindeki âyet bu ger-  demektir. Yüce Allah Hz. Peygamber'e, "İşte onun
           çeği dile getirmektedir.                            için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi
                                                               dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki:
           b) Meleklere iman                                   Ben Allah'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda

           Sözlükte "haberci, elçi, güç ve kuvvet" anlamla-    adaleti gerçekleştirmekle emrolundum..." (eş-Şûrâ
           rına gelen melek, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri   42/15) diye hitap etmiş, müminlere de "Ey iman
           yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî ve ruhanî   edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine in-
           varlıktır. Kur'an'da meleklere imanın farz oldu-    dirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman
           ğunu bildiren birçok âyet vardır: "Peygamber Rabbi   ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, pey-
           tarafından kendisine indirilene iman etti, mümin-   gamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam
           ler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına,   mânasıyla sapıtmıştır" (en-Nisâ 4/136) buyurarak,
           peygamberlerine iman ettiler..." (el-Bakara 2/285).   kitaplara inanmanın bir iman esası olduğunu be-
           "...Asıl iyilik Allah'a, âhiret gününe, meleklere, ki-  lirtmiştir. İslâm'da iman esasları birbiriyle bağlan-
           taplara ve peygamberlere iman edenlerin iyi ameli-  tılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için kitaplara
           dir..." (el-Bakara 2/177). Meleklere inanmayan kişi,   iman diğer esaslardan ayrılmaz. Allah'a inanmak,
           bu âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için kâfir olur.   bizi O'nun birer yol gösterici olan peygamberler
           Ayrıca Cenâb-ı Hak, Kur'an'da meleklere düşman      gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Pey-
           olanları kâfir diye nitelemiş ve böyle kimselerin   gamberlere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ
           Allah düşmanı olduğunu vurgulamıştır (el-Bakara     ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin
           2/98). Meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi,   tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarıdır.
           peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ   Her ilâhî kitap bir peygamber aracılığıyla gönde-
                                                                                                                137
   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142