Page 138 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 138

A  L  A  N    B   I  L  G  I  S  I                                                   ÖĞRENME ALANI: INANÇ





        rilmiştir. Kendisine kitap indirilen peygamber de,   rin gönderildiğine, bu kimselerin Allah'tan ge-
        ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş   tirdiği bütün bilgilerin gerçek ve doğru olduğuna
        ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur.  inanmak demektir. Yüce Allah her Müslümana,
        Peygambere indirilen kitaplara ilâhî kitap denil-   aralarında  herhangi  bir  ayırım  yapmadan bütün
        mesinin sebebi, bu kitapların Allah tarafından      peygamberlere inanmayı farz kılmıştır: "Peygam-
        gönderilmesi, söz ve içerik olarak onlarda hiçbir   ber de kendisine Rabbi tarafından indirilene iman
        beşer katkısının bulunmamasıdır. Bizler bugün ki-   etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine,
        tapların şu andaki şekillerine değil, Allah'tan gelen   kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'ın
        bozulmamış şekillerine inanmakla yükümlüyüz.        peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapma-
        Çünkü ilâhî kitaplara inanmadıkça kişinin imanı     yız..." (el-Bakara 2/285). Bu sebeple peygamberle-
        gerçekleşemez. İlâhî kitaplardan bir kısmı tama-    rin bir kısmına inanıp, diğerlerini tasdik etmemek
        men kaybolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir     küfür sayılmıştır: "Allah'ı ve peygamberlerini inkâr
        şey kalmamıştır. Hz. İbrâhim'in sahifeleri böyle-   edenler  ve  Allah  ile  peygamberlerini  birbirinden
        dir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların   ayırmak isteyip bir kısmına iman ederiz, ama bir
        iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişik-  kısmına inanmayız diyenler ve bunlar arasında bir
        liğe ve bozulmaya uğramıştır. Allah'ın vahyettiği   yol tutmak isteyenler yok mu? İşte gerçekten kâfir-
        şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve de-    ler bunlardır..." (en-Nisâ 4/150-151). Kur'an'da da
        ğişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve        belirtildiği gibi yüce Allah, asırlar boyunca pey-
        kıyamete kadar da bu özelliğini sürdürecek olan ye-  gamberler göndermiş, insanları onlar aracılığıyla
        gâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir: "Kur'an'ı kesinlikle   gerçeği benimseyip yaşamaya çağırmıştır.
        biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız" (el-  Kendilerine peygamber gelmemiş hiçbir topluluk
        Hicr 15/9) âyetiyle Allah, insanlara Kur'an'ın ilâhî   ve ümmet bulunmadığı Kur'an'da şöyle dile geti-
        koruma altında bulunduğunu ve kıyamete kadar        rilmektedir: "(Geçmiş) her ümmet içinde mutlaka
        değişikliğe uğramadan kalacağını bildirmektedir.    bir uyarıcı peygamber bulunagelmiştir" (el-Fâtır
        Kur'ân-ı Kerîm, kendinden önceki kitapları tasdik   35/24), "Allah'a andolsun ki biz senden önceki
        etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri   ümmetlere de peygamberler göndermişizdir..." (en
        ortadan kaldırarak yeni hükümler getirmiştir. Mü-   Nahl 16/63; ayrıca bk. Yûnus 10/47).
        min olabilmek için, Hz. Peygamber'e ve ona indiri-  Allah, peygamberlik yükünü taşıyabilecekleri ve lâ-
        len Kur'an'a uymayı ısrarla vurgulamıştır (bk. Âl-i   yık olanları bilir ve dilediğini peygamber olarak se-
        İmrân 3/31; en-Nisâ 4/47; el-Mâide 5/15; el-En‘âm   çer: "Bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir..."
        6/153; el-A‘râf 7/3).                               (el-Cum‘a 62/4). Bu seçimde mal, mülk, şan, şöhret
                                                            ve makam etkili değildir. Her konuda olduğu gibi
        d) Peygamberlere iman                               peygamberlik konusunda da orta yolu gözeten İs-

        Peygamber, Farsça'da “haber taşıyan ve elçi” an-    lâm, onları ilâh mertebesine çıkartmamış, Allah'ın
        lamlarına gelir. Dinî terim olarak, “Allah'ın kulları   elçisi ve kulu saymıştır. Biz peygamberlerin vahiyle
        arasından seçtiği ve vahiyle şereflendirerek emir ve   şereflendirilmiş ve diğer insanlarda bulunmayan
        yasaklarını insanlara ulaştırmak üzere görevlendir-  niteliklere sahip, seçkin kişiler olduklarını kabul
        diği elçi”ye peygamber denir. Arapçada, peygamber   ederiz. Fakat onların hiçbirisinde Tanrılık özelliği
        kelimesinin karşılığı olarak, gönderilmiş ve elçi de-  olmadığına, Allah'ın müsaadesi dışında fayda sağ-
        mek olan resul ve mürsel kelimesi kullanılır. Terim   lama ve zararı giderme güçlerinin bulunmadığına,
        olarak resul ve mürsel, yeni bir kitap ve yeni bir   Allah'ın bildirdikleri dışında gaybı bilmediklerine
        şeriatla insanlara gönderilen peygambere denilir.   inanırız (bk. el-Mâide 5/72-73, 75; el-A‘râf 7/188;
        Çoğulları "rüsul" ve "mürselûn"dür. Nebî de Al-     et-Tevbe 9/30). Peygamberler sadece dini tebliğle
        lah'ın emir ve yasaklarını insanlara haber veren, fa-  yetinmemişler, dinî esasları açıklamışlar, sonra
        kat yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilmeyip,   ümmetlerine öğretmişler, onları eğitip kötülük-
        önceki bir peygamberin kitap ve şeriatını ümme-     lerden arındırmışlardır. Bu işleri yaparken davala-
        tine bildirmeye görevli olan peygamberdir.          rından tâviz vermemişler, bu uğurda pek çok eza
        Peygamberlere iman, imanın altı esasından biridir.   ve sıkıntıya göğüs germişlerdir. Kur'ân-ı Kerîm'de
        Peygamberlere iman demek, insanlara doğru yolu      de bildirildiği gibi, peygamberlik Hz. Muhammed
        göstermek için, Allah tarafından seçkin kimsele-    ile son bulmuştur: "Muhammed sizin erkekleriniz-
   138
   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143