Page 281 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 281

ILGILI SAYFALAR: 188–189                                                      30. ÜNITE  BAYRAMLARIMIZ





           Âişe ile birlikte bulunan Hz. Peygamber’in yanında   namazı ile başlardı. Hz. Peygamber’in, bayramla-
           Buâs Harbi’ne ait ezgiler söyleyen iki kız çocuğuna   rın kalabalıkla ve büyük bir coşku içinde kutlanma-
           müdahale etmek isteyen Hz. Ebû Bekir’e Resûlul-     sını arzu ettiği (bk. Müsned, V, 84, 85; VI, 33, 55,
           lah’ın, “Her milletin bayramı vardır, bu da bizim   72, 91, 113, 134, 143, 204, 209, 235, 409; Dârimî,
           bayramımız” dediği (Buhârî, “Îdeyn”, 3; Müslim,     “Salât”, 223; Buhârî, “Hayız”, 7, 23, “Îdeyn”, 12, 15,
           “Salâtü’l-îdeyn”, 16), yine bayram günleri mescidde   20, 21, “Salât”, 2, “Hac”, 81; Müslim, “Salâtü’l-î-
           mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen   deyn”, 11, 12, 22), hatta bu arada silâhlarla yapılan
           Hz. Âişe’ye yardımcı olarak onunla beraber seyret-  folklorik gösterilere dahi izin verdiği ve Mescid-i
           tiği (Buhârî, “Îdeyn”, 2; Müslim, “Salâtü’l-îdeyn”,   Nebevî’nin toprak zemini üzerinde bir grup Ha-
           17) bilinmektedir. Bu iki bayramın dışında cuma     beş’in  oynadığı  mızrak-kalkan  oyunlarını eşi Hz.
           gününün de Müslümanlar için haftalık bir bayram     Âişe ile birlikte seyredip Hz. Ömer’in müdahale-
           olduğunu belirtmek gerekir. Bir hadiste cuma günü   sini de doğru bulmadığı bilinmektedir (bk. Buhârî,
           için “Şüphesiz bu, Allah’ın Müslümanlara tahsis     “Îdeyn”, 2; Müslim, “Salâtü’l-îdeyn”, 22; Nesâî,
           ettiği bir bayram günüdür. Cumaya gelecek kimse     “Salâtü’l-îdeyn”, 34, 35). Ayrıca kendisi seyretme-
           yıkanmalı, varsa güzel koku  sürünmelidir; ayrıca   mekle birlikte Hz. Âişe’nin yanında câriyelerin def
           misvak kullanmanızı da tavsiye ederim” (İbn Mâce,   çalıp oynamalarına da izin vermiştir (bk. Buhârî,
           “İkāmetü’s-salât”, 83) denilmiştir. Hz. Peygamber   “Îdeyn”, 3; Müslim, “Salâtü’l-îdeyn”, 16-20). Hz.
           döneminde kutlanan bayramlar bunlardan ibaret       Peygamber’in ramazan bayramlarında musallâya
           olmakla birlikte sonraları İslâm dünyasında bazı    çıkmadan önce hurma yeme âdeti bir sünnet te-
           önemli gün ve gecelerin de bayram gibi kutlandığı   lakki edilmiş ve bu telakki bayramda tatlı ikramı
           görülmektedir. Ancak âlimlerin çoğu bu vakitlerle   geleneğini doğurmuştur. Daha tâbiîn döneminde
           ilgili olarak İslâm toplumlarında zamanla gele-     İbn Sîrîn gibi un, tereyağı ve bal veya hurma ezme-
           nekleşen  bazı  kutlama  biçimlerine,  dinî  dayanağı   sinden yapılan bazı tatlıları ikram etmeyi âdet ha-
           bulunmayan bid‘at türünden davranışlar oldukları    line getirenler vardı. Bağdat’ta 380 (990-91) yılında
           gerekçesiyle  karşı  çıkmışlardır.  Hz.  Peygamber’in   yapılan bir bayram kutlamasında uzunluğu yakla-
           Medineliler’in  eski  bayramlarını  kaldırıp  onların   şık 150 metreye varan sofralarda tatlıların sunul-
           yerine ramazan ve kurban bayramlarını ikame etti-   duğu rivayet edilmektedir. Kaynaklarda nasıl bay-
           ğine dair yukarıda zikredilen hadisini dikkate alan   ramlaştıklarına dair fazla bilgiye rastlanmayan ilk
           âlimler gayri müslimlerin dinî mahiyetteki bay-     Müslümanların, muhtemelen Hz. Peygamber’in bir
           ramlarına katılmayı câiz görmemişlerdir.            kurban bayramı günü kurban keserken, “Allahım,
                                                               Muhammed’den, Muhammed ailesinden ve  Mu-
           Bayram kutlamaları                                  hammed ümmetinden kabul et!” demesinden (Müs-
           Araplar genel olarak bayramlarda en güzel elbisele-  lim, “Edâhî”, 19) mülhem olarak, “Allah bizden de
           rini giyer, at veya deve yarışı tertipler ve umumiyetle   sizden de kabul etsin” duasıyla tebrikleştikleri riva-
           köle yahut câriyelerin çaldığı bendir (zilli iri def)   yet edilmektedir. Fâtımîler, halk arasında “büyük
           eşliğinde dans ederlerdi. Çocuklar ise bir kısmı ha-  mevsim” denilen ramazan bayramı kutlamalarına
           len oynanmakta olan kovalamaca, çizgi, ceviz, aşık   özel bir ihtimam göstermekteydiler. Büyük küçük
           ve cülâhik (misket) gibi oyunlar oynamak suretiyle   bütün devlet memurlarına elbise dağıtıldığı için
           eğlenirlerdi. İslâmiyet meysir (kumar) ve kadın er-  bu bayram “îdü’l-hulel” (elbise bayramı) adıyla da
           kek karışık eğlenme gibi Câhiliye âdetlerini yasak-  anılırdı. Halife bayram namazı sonrasında ihti-
           lamasına karşılık meşrû olan bayram şenliklerine    şamlı sofralar kurdurarak öğleye kadar devam eden
           izin vermiştir. Bayram boyunca kılıç ve diğer silâh-  ziyafetler verirdi. Sofrada hâfızlar Kur’an okur,
           ların taşınmasını yasaklayan hadisler (bk. Buhârî,   müezzinler tekbir getirir ve şairler bu günle ilgili
           “Îdeyn”, 9; İbn Mâce, “İkāme”, 168) herhalde bay-   şiirlerini okurlardı. Kahire ve Fustat’ın ulemâsıyla
           ramın  huzurunu  bozabilecek  olayların  çıkmasına   âyanının yanında haham ve patrik de davetlere iş-
           fırsat vermeme amacını taşıyordu. Dinî ve sosyal    tirak ederdi. Selçuklular da ramazan ve kurban
           olmak üzere iki yönü bulunan ramazan ve kurban      bayramı kutlamalarına büyük önem vermişlerdir.
           bayramı kutlamaları Asr-ı saâdet’te musallâ adı ve-  Saraylar süslenir, bayram namazlarından sonra Sel-
           rilen geniş bir alanda, kadınların ve genç kızların   çuklu sultanı hânedan mensuplarının, devlet ricâ-
           da (bk. Tirmizî, “Cuma”, 36) katıldıkları bayram    linin ve halkın tebriklerini kabul ederdi. Bu arada
                                                                                                                281
   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285   286