Page 99 - camiyegidiyorum3
P. 99

16. Ünite: Kur’an bize öğüt verir – Adalet ve özgürlük


                 — Torunlarım.                         bir koyunu kapsa, ilahi adalet bunun hesabını
                 — Ne de çok! İnsan Halife Ömer’e gidip   benden sorar.
               derdini söylemez mi?                      Bir ihtiyar kadın sahipsiz kalır, yetimler aç
                 Kadın bunu duyunca çok sinirlendi ve hiç   kalırsa ben sorumluyum. Ben halife iken başka
               beklemediğimiz şekilde söylenmeye başladı:  kimin suçu olabilir bu. Benden isteniyor Hz.
                 — Aah! Ömer’e, öyle mi? Allah onu en yakın   Muhammed’den beklenen. Ömer! Ömer! Nasıl
               zamanda kahretsin. Ömer, belâsını dünyada   aldın bu yükü sırtına sen.
               bulur inşallah!                           ***
                 — Ne yaptı teyze Ömer sana böyle beddua   Zavallının artık hali kalmamıştı. Kendini
               edecek?                                 zorlayarak nefes nefese; yavaş yavaş yürüyordu.
                 — Bak ben yetim avutuyorum. Nasıl     Çadıra sokuldu, sırtından un çuvalını indirdi.  * Mehmet Akif Ersoy’un “Kocakarı ile Ömer” şiirinden uyarlanmıştır.
               uyuyabiliyor Ömer rahat yatağında? Biz onun   Hemen çakılları çömlekten indirip attı. Uzandı
               bakmakla sorumlu olduğu, Allah’ın ona emanet   testiye, yağ koydu, sonra un kattı. Oturmak iste-
               ettiği kimseleriz. Gelip de bir halimizi sormaz   di, ama ocağın ateşi neredeyse sönüp gidecekti.
               mı insan?                                 — Teyze, yok mu hiç yakacak?
                 — Haklısın, ama işi pek çok, zaman bulup   Kadın Ömer’e beş on parça yaş diken getirdi;
               gelememiştir. Gidip de söylememişsen ne halde   Ömer de yakmak için büsbütün yere serildi.
               olduğunu bilemez ki.                    Ocak tüter, Ömer üfler, başı yerde secde eder
                 — O zaman niye zamanında hilafeti kabul   gibiydi. Beyaz ve birbirine karışmış sakalıyla
               etti? Hem bu nasıl bahane böyle? Zavallının   yeri süpürür gibiydi.
               işi çokmuş! Sen etrafında inleyenleri işitme,   İçinde ruhu yanıyor, yüzünden ter akıyordu.
               Medine halkını aç bırak, git Mısır’da orada   Ocak tutuştu, yemek pişti;
               burada savaş…                             — Var mı teyze kabın? Getir de dolduralım.
                 Çocukların feryadı daha da yükselince   — Var, alın.
               kadın yakınmalarını daha da artırdı ve Ömer’e   Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekleye-
               daha ağır beddualar etmeye başladı.. Ömer   cek! Ömer, çocuklara bir bir üfleyerek yedirdi.
               çok üzüldü.                             Çadırdaki ağlamalar kesildi, çocukların yüzü
                 — Haklısın teyze! Çocukları oyala, ben he-  gülmeye başladı. Çocuklar oynuyor, kadın
               men gider gelirim, dedi ve hızlıca evden ayrıldı.  mutlu ve huzurluydu.
                 Halife önde, bitkin, suçlu, pişman; ben ar-  Ömer bu durumu görünce çok rahatladı,
               kasında, perişan, çadırdan ayrıldık. Medine’nin   sonra döndü kadına kendinin halife olduğunu
               boş sokaklarına dalarak gıda deposuna geldik.   söylemeden:
               Halife açıp içeri girdi, beni de yanına çağırdı.   - Yarın halifeye uğra teyze, ben de orada-
               Bir mum yakıp acele acele her yeri aradı.  yım, beni bul. Beraber Ömer’e gider durumunu
                 — Şu tek çuval unu ver sırtıma, bu yağı da   söyleriz.
               sen yüklen.                               Baktık, teyzenin yüzü gülüyor, biz de ora-
                 Çuval Halife'de, yağ bende, çıktık depodan.   dan ayrıldık. Kimseye görünmeksizin doğru   TR
               Mesafe baktım uzun; yük ağır, Ömer yaralı.   Ömer’in evine gittik. Öğle geçmişti, çıktı geldi   DE
               Dedim ki:                               kadın. Dünkü adamın Halife Ömer olduğunu
                 — Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?  görünce biraz şaşırdı.               ilahi adalet
                                                                                               die Gerechtig-
                 — Hayır, bırak yorulmayı, ölsem bile sakın   — Galiba uykusuz kaldın teyze! Nafakan   keit Gottes
               yardım etme. Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin   bağlanmak üzere. Her ay gelip buradan alacak-
               mi demin? Evet, hilâfeti kabul etmemeliydim   sın. Beni şimdi affettin, değil mi?  Nafaka
                                                                                               der Lebens-
               zamanında. Dicle nehrinin kenarında bir kurt   — Evet, ama hep böyle adaletini göster."  unterhalt


               1  Hikayeyi kendi ifadelerimizle özetleyelim.
               2  Hz. Ömer’in hayatı hakkında araştırma yaparak yaşadığı önemli olayları tarihleriyle
                  tahtaya yazalım sonra defterimize geçirelim.
               3  Hz. Ömer kendi kendine neden kızıyor? Hikayeyi sınıfta drama şeklinde canlandırıp,
                  kendimiz için çıkaracağımız öğütleri de hep beraber paylaşalım.
               4  2/Bakara, 273 ayetinin konuyla ne gibi ilgisi olabileceğini bulmaya çalışalım.




                                                                                                       99
   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104