Page 203 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 203

ILGILI SAYFALAR: 128–131                                 20. ÜNITE  ALLAH’A DUA EDIYORUM VE ŞÜKREDIYORUM





           nimet ve rahata kavuştuğu için memnuniyetini dile   düşünürler ve şöyle derler: Rabbimiz! Sen bunları
           getirir (şükür, hamd, senâ). Dua bazan tabiattaki   boşuna yaratmadın; sen münezzehsin. Bizi cehen-
           nizam ve estetiği derinden müşahede eden, mutlak    nem azabından koru!” (Âl-i İmrân 3/190-191; ay-
           kemal, güzellik ve gerçekliği sezen kişinin içinde   rıca bk. Fâtır 35/28).
           meydana gelen hayranlık duygularının ifadesi olur
           (zikir, tesbih, tekbir, tehlîl). Dar anlamıyla dua, ni-  Duanın Önemi. İnsanda dinî temayülün fıtrî ol-
           yaz, tövbe, istiğfar ve istiâze “istek”; tesbih, tehlîl,   duğu inancı bazı naslara dayandırılmaktadır. Te-
           tenzih, hamd, senâ, şükür gibi kavramlar da “zikir”   melinde Allah inancının bulunduğu dinî hayat
           başlığı altına konabilir.                           görüşünde bütün yaratıkların tabiatında Allah’a
                                                               doğru  bir  yöneliş  vardır.  Birçok  âyette  canlı  ve
           Psikolojik açıdan yapılan tahlillerde duanın, ilâhî   cansız bütün varlıkların Allah’ı tesbih ettiği belir-
           yardımın celbi için başvurulan genel bir ruhî me-   tilmiştir. Bu âyetlerin birinde şöyle denilir: “Yedi
           kanizma olduğuna işaret edilmekle birlikte daha     gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder.
           çok insanın yaratıcısına doğru fıtrî çekilişini, ya-  O’nu överek yüceltmeyen hiçbir şey yoktur; fa-
           kınlaşma isteğini ifade ettiği üzerinde durulmuş-   kat siz onların bu tesbihini anlamazsınız” (el-İsrâ
           tur. Bu yönüyle dua zihnin maddî olmayan âleme      17/44; benzer âyetler için bk. er-Ra‘d 13/13; el-Ha-
           doğru çekilmesi, bazan her şeyin değişmez ve üstün   dîd 57/1; el-Haşr 59/1; es-Saf 61/1; el-Cum‘a 62/1;
           prensibinin huşû içinde bir temaşası, ruhun Allah’a   et-Tegabün 64/1). Zâriyât sûresinde (51/56) insa-
           doğru  yükselişi,  hayat  denilen  mûcizeyi  yaratan   nın esas görevinin kulluk olduğu belirtilmiştir. Bu
           varlığa karşı aşk ve tapınma ifadesi; her şeyi ya-  âyetten, insanın özü itibariyle yaratıcısına doğru
           ratan, en üstün kemal, kudret, kuvvet ve güzellik   bir çekiliş, sığınma, irtibat ve onu tanıma arayışı
           kaynağı, herkesin kurtarıcısı ve hâmisi olan gö-    içinde yaratıldığı anlamını çıkarmak mümkündür.
           rülmez bir varlıkla ilişkiye geçmek için yapılan bir   İnsanın  yaratılmasıyla  ilgili  âyetler,  yaratılmadan
           gayret (Carrel, s. 6); Allah’ın durmadan taşan sevgi   önce ona Allah’ı rab olarak tanıma özelliğinin ve-
           ve alâkasına kulun verdiği bir cevaptır (Douglas, s.   rilmiş olduğu şeklinde yorumlanmaktadır (el-A‘râf
           12).                                                7/172, 173; ayrıca bk. BEZM-i ELEST). İslâmî
                                                               kaynaklarda, bilhassa tasavvufta bu âyetler insanın
           Duanın tarifi yapılmaya çalışılırken dua ile dü-    dinî meylinin fıtrî oluşuna delil olarak kullanıl-
           şüncenin  birbirinden  farklı  oluşu  üzerinde  durul-  mıştır. Bu yorumda hayat, insanın esas yurdundan
           maktadır. Muhammed İkbal’e göre dua ve ibadet,      ayrılmış olmasının acılarını duyması, onu arama ve
           kâinatın dehşet verici sessizliği içinde insanoğlu-  ona ulaşma çabası olarak anlaşılmaktadır. Böyle bir
           nun kendisine bir cevap bulmak için hissettiği de-  istekle yüklü insanın hali tasavvufî yazılarda eşini
           rin hasret ve iştiyakın ifadesidir. Tabiatı ilmî olarak   kaybeden güvercine, yerinden koparıldığı için inle-
           araştırmak  bizi  “mutlak  hakikat”le  temas  haline   yen neye, sahibinin ıslığına gelen şahine veya ka-
           getirir. Bu da bir bakıma dua ve ibadettir; ancak   festeki kuşa benzetilmiştir.
           dua ve ibadet bu zihnî faaliyet için zorunlu bir ta-
           mamlayıcı olarak kabul edilmelidir (İslâm’da Dinî   Kur’ân-ı Kerîm’de, insanın çaresizlik içinde ve zor
           Tefekkürün Yeniden Teşekkülü, s. 105-109). Ta-      şartlarda duaya başvurma şeklindeki genel psiko-
           biatın, üzerinde araştırma yapanlarda dinî şuurun   lojik mekanizması  üzerinde  ısrarla  durulmuştur.
           uyanmasına yol açacak ve araştırmacıyı sonunda      Bazı âyetlerde dinî yöneliş veya duanın belirgin
           yüce bir kudreti kabule, ona dua etmeye ve sığın-   veya zayıf hale geldiği durumlar açıklanırken aynı
           maya sevkedecek uyarıcılarla (âyât) dolu olduğu hu-  zamanda bu yönelişin insan tabiatında fıtrî ve küllî
           susu Kur’an’da üzerinde durulan bir konudur. Bir    bir motif olarak bulunduğu da ortaya konmakta-
           âyette, Allah’ın varlığını en iyi sezip O’nun kudre-  dır. Âyetlerin ifadesiyle, insan bir tehlike ve sıkın-
           tini en etkili şekilde hisseden ve dile getirenlerin   tıya düşünce bütün samimiyetiyle Allah’a yönelir;
           âlimler olduğu şöyle ifade edilir: “Göklerin ve yerin   yatarken, otururken, ayakta dururken bıkmadan
           yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca ge-  usanmadan dua  edip iyilik ve başarı ister  (Yûnus
           lip gidişinde aklıselim sahipleri için âyetler vardır.   10/12; el-İsrâ 17/11; er-Rûm 30/31; Lokmân 31/32;
           Onlar Allah’ı ayakta, otururken ve yatarken zikre-  Fussılet 41/49). Yine yukarıda zikredilenlerle diğer
           der, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde derin derin   bazı âyetlerde insanın ihtiyaç ve sıkıntılarının gide-
                                                                                                                203
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208