Page 210 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 210

A  L  A  N    B   I  L  G  I  S  I                                                   ÖĞRENME ALANI: IBADET





        dir”  meâlindeki  hadiste  (Müsned,  II,  283,  289;   gerektiğini söyleyen Gazzâlî ilim, hal ve amel kav-
        Buhârî, “Etime”, 56) şükrün sevabının sabrın seva-  ramlarını şükürle ilgisi bakımından geniş biçimde
        bından daha az olacağı yolundaki anlayışın yanlış-  tahlil eder. Şükrün hakikatini anlayabilmek için
        lığı ortaya konmaktadır. İbn Hacer’e göre bu hadis,   öncelikle var olan her şeyin nimet olduğunu ve bü-
        “Şükreden zengin mi, sabreden fakir mi daha üs-     tün nimetlerin Allah’tan geldiğini bilmek gerekir.
        tündür?” şeklindeki tartışmaya dair olup bunların   Bu aynı zamanda tevhid bilgisidir, nimeti başka-
        eşdeğerde sayıldığını gösterir;  bu hususta değer   sından bilmek ise bir tür şirktir. Şükrün hal dü-
        farkı kişilere ve onların içinde bulunduğu durum-   zeyinde nimeti ve nimete kavuşmayı önemsemeyip
        lara göre değişir (Fethu’l-bârî, XX, 287). Şükür    bizzat nimet sahibinden dolayı sevinmek gerekir.
        kavramının Allah’a nisbeti hadislerde  de yer  al-  Bu durumda şükrün amacı nimetin kendisi değil
        maktadır. Dikenli bir dalı yoldan kaldıran, susuz-  onu veren olduğundan kul elindeki varlığı Allah’ın
        luktan kıvranan bir köpeğe su içiren kimselerin bu   rızası uğruna ve O’nun istediği şekilde harcar. Bu
        davranışları, “Allah ona şükretti ve onu cennetine   halin işareti dünyanın sırf âhiretin tarlası olduğu
        koydu” sözleriyle değerlendirilmiştir (Müsned, II,   için sevilmesidir. Amel yönünden şükrün kalp, dil
        375, 521, 533; Buhârî, “Vudû”, 33, “Ezân”, 32; Ebû   ve organlarla ilgisi vardır. Kalbin şükrü bütün yara-
        Dâvûd, “Edeb”, 27, 160). Kuşeyrî’ye göre kulun Al-  tılmışlar için iyilik düşünmek, dilin şükrü Allah’a
        lah’a şükrü O’nun kendisine olan ihsanını anarak    minnettarlığını ifade etmek, organların şükrü Al-
        O’na hamdetmesi, Allah’ın kuluna şükrü de yaptığı   lah’ın verdiği nimetleri O’na itaat sayılacak şekilde
        iyiliği anıp onu övmesidir (er-Risâle, II, 489-490).  kullanmaktır. Buna göre Kuşeyrî’nin de kaydettiği
                                                            gibi (a.g.e., II, 494) gözün şükrü başkalarında gö-
        İslâm ahlâkı ve edep literatüründe şükür konusuna   rülen kusuru örtmekle, kulağın şükrü duyulan ku-
        ayrılan bölümlerde genellikle bu husustaki âyet ve   surları ifşa etmemekle olur. Gazzâlî’ye göre Allah,
        hadislerle manzum ve mensur güzel sözlerin akta-    razı olduğu ve olmadığı şeyleri ayırt etmesini sağ-
        rılmasıyla yetinilmiştir (meselâ bk. İbn Kuteybe,   lamak için katından gönderdiği vahiy bilgileriyle
        II, 177-194; İbrâhim b. Muhammed el-Beyhaki, s.     insana kalp basîreti vermiştir. Dinin hükümlerine
        148-152, 153-154; İbn Abdülber, I, 310-318; Ah-     uymayanlar şükür vecîbesini yerine getiremeye-
        med b. Hüseyin el-Beyhaki, s. 78-79, 292-294).      cekleri gibi basîretlerini kullanarak ibret gözüyle
        İbn Ebü’d-Dünyâ’nın eş-Şükr başlıklı risâlesinde    evrendeki gerçekleri, yaratılıştaki hikmetleri kav-
        de aynı yöntem izlenmiştir (Mevsûatü Resâili İbn    rayamayanlar da var olan şeylerin gerçek anlamla-
        Ebi’d-Dünyâ, III içinde, Beyrut 1414/1993). Şükür   rına ulaşmaktan uzak kalacakları için yine nimetin
        konusu ağırlıklı biçimde tasavvufî-ahlâkî eserlerde   değerini anlayamaz ve şükrünü eda edemezler, bu
        incelenmiş  olup  bunların  en  önemlisi  Gazzâlî’nin   ise bir nankörlüktür. Gazzâlî, şükürle sosyal daya-
        İhyâü ulûmi’d-dîn’idir. Kırk ana bölümden oluşan    nışma ve paylaşma arasında ilişki kurarak ekono-
        eserin 32. bölümü “Sabır ve Şükür” başlığını taşır   minin  temel  bir  ilkesine dikkat  çeker.  Buna  göre
        (IV, 60-141). Gazzâlî burada, “Şükrederseniz size   Allah’a giden yol O’na itaat etmek ve halkın ge-
        daha fazlasını veririm” meâlindeki âyeti (İbrâhîm   çimini sağlamaktan geçer (İhyâ, IV, 95). Altın ve
        14/7) zikrettikten sonra başka âyetlerin de işaretiyle   gümüşün yaratılışındaki hikmet onları tedavülde
        bu fazlalığın zenginlik, duaya icâbet, bağışlama ve   tutup insanların refahına katkıda bulunmaktır.
        tövbelerin kabulünde olacağını söyler. Ayrıca Yû-   Bunları saklayarak tedavüle çıkarmamak ise şükür
        nus sûresinin 10. âyetiyle Zümer sûresinin 74. âye-  görevini yerine getirmemektir. “Altın ve gümüşü
        tine dayanıp cennete gireceklerin ilk sözlerinin şü-  biriktirip de Allah yolunda harcamayanları acıklı
        kür olacağını ifade eder. Sâliklerin makamlarından   bir azapla müjdele!” meâlindeki âyeti (et-Tevbe
        olan şükür ilim, hal ve amelden oluşur. İlim hali,   9/34) bu yönde yorumlayan Gazzâlî bunun ancak
        hal ameli doğurur. İlim nimetin nimet sahibinden    hikmet bilgisiyle öğrenilebileceğini ifade etmekte,
        olduğunu bilmek, hal ise O’nun ihsanından doğan     sahip olduğu nimete ihtiyaç duyulduğu halde bunu
        sevinçtir; amel de nimet sahibinin istediğini yap-  önemsemeyenleri zalim ve nankör diye nitelemek-
        maktır.  Amelin  kalp,  organlar  ve  dille  ilgili  yön-  tedir (a.g.e., IV, 90-94).
        lerinin bulunduğunu, şükrün anlamını kavraya-
        bilmek için bu üç yönün açıklığa kavuşturulması


   210
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215