Page 209 - Camiye Gidiyorum1 Öğretici Kitabı
P. 209
ILGILI SAYFALAR: 128–131 20. ÜNITE ALLAH’A DUA EDIYORUM VE ŞÜKREDIYORUM
Kur’ân-ı Kerîm’de şükür kelimesi ve türevleri yet- Kur’ân-ı Kerîm’de şükür kavramı meşkûr şekliyle
miş beş yerde geçmektedir. Bunların çoğunda Al- insanların hayırlı işlerinin karşılığı olarak da kul-
lah’ın nimetleri ve ihsanlarından söz edilmekte, lanılır (el-İsrâ 17/19; el-İnsân 76/22). Ayrıca âyet-
dolayısıyla insanların Allah’a şükretmesi gerektiği lerde hem insanlar (Fâtır 35/34; el-İnsân 76/3) hem
bildirilmekte ve şükredenlere verilecek mükâfatlar de Allah için (el-Bakara 2/158; en-Nisâ 4/147) şâ-
anlatılmaktadır. Neml sûresinde (27/40) Hz. Sü- kir ve şekûr nitelemeleri geçmektedir. Bazı sûfîler
leyman’ın dilinden, “Şükreden ancak kendi iyiliği insanlar için kullanıldığında şâkiri “varlığa şük-
için şükretmiş olur; nankörlük eden de bilsin ki rab- reden”, şekûrü “yokluğa şükreden”; bazıları şâkiri
bimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O büyük kerem “verildiğinde şükreden”, şekûrü “verilmediğinde
sahibidir” buyurulmaktadır. Fahreddin er-Râzî’ye şükreden”; bazıları da ilkini “nimete şükreden”,
göre bu âyette şükrün faydasının Allah’a değil kula ikincisini “belâya şükreden” diye açıklamıştır (Ku-
yönelik olduğu ifade edilmektedir. Zira kul şük- şeyrî, II, 491-492). Bu iki ismin Allah için kul-
rederek Allah’a olan minnet borcunu ödemiş olur, lanıldığında “şükrün karşılığını veren” veya daha
ayrıca şükrettiği için O’ndan daha çok nimet uma- genel olarak “iyi ve faydalı davranışları dolayısıyla
bilir (Mefâtîhu’l-gayb, XXIV, 198). Nitekim diğer kullarını ödüllendiren ve rahmetiyle günahlarını
bir âyette Allah’ın şükredenlere nimetini arttıracağı bağışlayan” mânasına geldiği belirtilir (Taberî, II,
belirtilmektedir (İbrâhîm 14/7). Fahreddin er-Râzî, 55; IV, 338; VIII, 55-56). Fahreddin er-Râzî’ye
maddî ve mânevî olmak üzere iki türlü nimetten göre şükür kavramı Allah hakkında mecazi mâ-
bahsederek söz konusu artışın her iki nimet çeşidini nada kullanılır (Mefâtîhu’l-gayb, IV, 161). Kuşeyrî
kapsadığını söyler. Çok şükredenlerin daha fazla ise bu bağlamda şekûr isminin “Allah’ın az amele
maddî nimet elde ettikleri görülmektedir. Mânevî bol sevap vermesi” anlamını içerdiğini belirtir (er-
nimetin artışına gelince bu nimetin zirvesi Allah Risâle, II, 489). Bir âyette kulun hem Allah’a hem
sevgisidir. Allah’ın nimetlerine nâil olan kul sü- de ana babasına minnettarlığını göstermesi “şük-
rekli O’nun lutufkârlığı ve nimetlerinin çeşitliliği ret” emriyle (Lokmân 31/14), diğer bir âyette genel
üzerinde düşünür, bu sayede Allah’a olan sevgisi olarak insanların birbirine teşekkürü şükûr kelime-
artar. Daha sonra nimetle ilgilenme düzeyini aşa- siyle (el-İnsân 76/9) ifade edilmiştir.
rak nimetin sahibine yükselir, ilgi ve sevgisini O’na
yöneltir. Böylece şükür mânevî nimetlerin çoğalma- Hadislerde şükür kavramı hem “verdiği nimetten
sını da sağlamış olur (a.g.e., XIX, 85-86). Râzî’nin dolayı kulun Allah’a minnettar olması” hem “Al-
bu açıklamasını daha önce Ebû Bekir eş-Şiblî, “Şü- lah’ın kullarının şükrüne karşılık vermesi, iyilik-
kür nimeti değil nimeti vereni görmektir” şeklinde lerini ödüllendirmesi” hem de “insanların birbirine
özetlemiştir (Kuşeyrî, II, 492). Âyetlerde Allah’ın teşekkür etmesi” mânasında geçmektedir. Bazı ha-
insanlara bahşettiği maddî ve mânevî nimetler dis kitaplarında şükürle ilgili özel başlıklar bulunur
arasında (meselâ bk. el-Mâide 5/6; en-Nahl 16/14; (Wensinck, el-Mucem, “şkr” md.). “Aza şükretme-
el-Hac 22/36) çeşitli kusurlarına rağmen onları ba- yen çoğa da şükretmez” meâlindeki hadis (Müsned,
ğışlaması (el-Bakara 2/52), onlara yardım etmesi IV, 278, 375) şükrün insanlarda karakter haline
(el-Enfâl 8/26), kurtarıcı âyetler göndermesi (meselâ gelmesi gerektiğine işaret eder. Diğer bir hadiste,
bk. el-Mâide 5/89), duyu ve idrak yeteneği vermesi “Allah’a şükretmeyen insanlara teşekkür etmez,
(en-Nahl 16/78; el-Mü’minûn 23/78; es-Secde 32/9) insanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmez”
gibi nimetler sayıldıktan sonra, “Belki şükredersi- denilmiştir (Müsned, II, 258, 295, 303; Tirmizî,
niz” ifadesiyle nimetin verilişinin insanlar için şükür “Birr”, 35). İbnü’l-Esîr’e göre bu hadis, “Bir kimse
konusunda bir sınama olduğuna vurgu yapılır. Hz. kendisine yapılan iyiliğe teşekkür etmeyip iyiliği
Süleyman böyle bir sınavdan geçtiğini belirtmiştir nankörlükle karşılarsa Allah da onun kendisine
(en-Neml 27/40). Aynı ifadeler nimet sahibine şük- şükrünü kabul etmez” anlamına gelir (en-Nihâye,
retmenin ahlâkî bir ödev olduğunu gösterir. Nite- II, 494). Belâya sabretmenin de nimete şükretme-
kim bazı âyetlerde Allah’ın lutufları sayılarak, “Ne nin de mümine sevap kazandırdığını bildiren ha-
kadar az şükrediyorsunuz! Fakat insanların çoğu dis (Müsned, IV, 332, 333; Müslim, “Zühd”, 64)
şükretmez; hâlâ şükretmeyecekler mi?” gibi ifade- her durumda iyimser olmayı telkin etmektedir. İbn
lerle bu ödevi ihmal edenler uyarılmaktadır (meselâ Hacer el-Askalânî’nin aktardığı bir yoruma göre,
bk. el-A‘râf 7/10; Yâsîn 36/35, 73; el-Mülk 67/23). “Yemek yiyip şükreden oruç tutup sabreden gibi-
209